Boşanmış Genç Ailelerde Kritik Tuzak

Son dönemde çocukları henüz 3 yaşına bile gelmemiş çiftlerin ayrılık kararlarıyla sıkça karşılaşıyor ve bu çiftlerle velayetin nasıl düzenleneceği konusunda beraberce cevap bulmaya çalışıyoruz. Erken yaşlarda çocukların hangi ebeveynde ne kadar kalacağı konusu oldukça çelişkili bir başlık çünkü yapılan seçimin ailedeki her birey için sadece o döneme özgü değil uzun vadeli ciddi sonuçları oluyor.

Erken yaşlardaki boşanmalarda nasıl bir velayet bölüşümü yapılmış olursa olsun çoğu anne ayrılığın uzun vadede çocuğuyla olan ilişkisine ve çocuğun gelişimine verebileceği zarardan korkuyor. Benzer şekilde babalar da çocuğun hayatından kalıcı bir şekilde çıkarıldıklarını hissedip büyük zorlanma yaşayabiliyor. Ancak bu endişelerden bile daha ciddi bir durum var ki o da genç çiftlerin bu ve benzer kaygıları aşmak için adeta bir matematik formülüymüş gibi çocuk bakımı ve yetiştirme sürecini %50-50 ikiye bölmeye çalışmalarıdır. Örneğin, 2 yaşındaki çocuğun haftanın 3 günü babanın evinde 4 günü annenin evinde kalmasına karar vermek gibi. Ebeveynler açısından oldukça adil ve mantıklı gözüken bu gibi çözümler, küçük çocukların gelişimsel ihtiyaçları ve özellikle de duygusal ihtiyaçları düşünüldüğünde maalesef ki aynı etkiyi yaratmamaktadır.

Küçük Çocuklar için Velayet Düzenlemesi Yaparken Nelere Dikkat Edilmeli?

Erken yaşlardaki çocuklar için velayet düzenlemesi psikolojik, pratik ve yasal pek çok boyutu olan bir konu ve hangi açıdan baktığımıza bağlı olarak farklı sonuçlara ulaşabiliyoruz. Tüm boyutları tartışmak elbette ki bu yazının kapsamını aşar ama en azından erken yaşlarda çocukların psikolojik ihtiyaçları hakkında bilgi sahibi olmak velayet düzenlemesi konusunda kafası karışan ebeveynlere faydalı olabilir.

Küçük çocukların psikolojik iyiliğini düşündüğümüzde erken yaşlarda en önemli unsur, sabit bir güven figürüyle anlamlı ve sağlıklı bir bağlanma kurabilmiş olmasıdır. Çocuklar yaşamın ilk yıllarında ve sonrasında kendilerine bakan kişiyle, özellikle ebeveynleriyle, yakın bir ilişki kurarlar. Bakımveren ve çocuk arasında kurulan bağlanma ilişkisi biyolojik temeli olan bir süreçtir. Ebeveyn-çocuk bağlanması sadece insanlar değil, primatlar ve diğer memeliler de dahil olmak üzere pek çok canlı türünde görülmektedir ve yetişen yavrunun hem fiziksel hem psikolojik sağlığı için gereklidir. Yapılan çok sayıda araştırma ve gözlem, ilk yıllarda ebeveyn-çocuk arasında kurulan bağlanmanın özellikleri (güvenli/güvensiz/ikircikli vb.) ile yetişen çocuğun ilerleyen yıllarda yaşayacağı psikolojik ve sosyal süreçler arasında yakın bir ilişki olduğunu göstermektedir. Bu çalışmalara göre; ilk yıllarda ebeveynle kurulan güvenli bağlanma sağlıklı gelişimin temelidir.

Ebeveyn-Çocuk Arasında Sağlıklı Bağ Nasıl Gelişir?

Ebeveyn-çocuk arasında güvenli bağlanmanın tamamlanması ilk yıllarda ebeveyn ve çocuğun beraber geçirdiği sürenin miktarına bağlıdır. Bağlanma figürüyle geçirilen sürenin uzunluğundan öte kalitesinin de önemli olduğu durumlar vardır ve özellikle çocuğun yaşı ilerlerken etkileşim kalitesinin etkisi daha da net görülür. Ancak erken yıllarda sağlıklı bağlanmanın alt koşulu öncelikli olarak beraber yeterli vakti geçirmiş olmaktır.  Çocukların idealde ilk yıllar boyunca birincil bağlanma figürü olan yetişkinle ayrılık duygusu yaşamadan düzenli şekilde bir arada olması gerekir.

Küçük Çocuklar Anne Dışındaki Kişilere Bağ Kurabilir mi?

Elbette ki çocuklar birincil bağlanma figürü olan kişi (örneğin, annesi) dışında ikincil kişilere (baba/bakıcı/büyükanne) de sağlıklı bağ kurabilirler. Ancak burada çocuk erken yaştayken boşanmış aileler için düşünmemiz gereken birkaç kritik nokta ortaya çıkmaktadır. Bu noktaları bir arada olan ailelerin örneği üzerinden anlatmak iyi olabilir.

Ebeveynlerin bir arada yaşadığı ailelerde bile çocukların sağlıklı bağlanmayı tamamlama kapasitesi erken yıllarda anne-baba-bakıcı gibi en fazla 3 kişiyle sınırlıdır. Çocuğun hayatında güven figürü olabilmek için 3 yetişkinden her birinin diğerleriyle iletişim halinde ve hatta aynı evde düzenli şekilde çocukla görüşmesi gerekir. Küçük çocuklar sağlıklı bağlanma için az sayıda kişinin tutarlı bakımı altında olmaya ve erken yıllar boyunca mekanın bile sabitliğine ihtiyaç duyarlar.  Bir arada olan ailelerin bu dengeli bağlanma ortamı senaryosunda bile çocukların birincil figürü ayrı, ikincil figürleri ayrı olabilmektedir. Çocuklar temel ihtiyaçlarının karşılanması gibi durumlarda ya da endişe veya acı hissetmek gibi zorlu anlarda öncelikli olarak birincil bağlanma figürlerine ihtiyaç duyarlar. Bu süreçte kesintiler olması çocukta güvensizliği tetikleyebilir ve yaşam boyu anlamı olan birincil figürle kurulması istenen sağlıklı bağlanmayı riske atabilir. İşte bu sebeple boşanan ailelerde çocuk özellikle küçük yaşta ise velayet düzenlemesini birincil güven figürüyle olan bağlanma ilişkisini riske atmayacak şekilde yapmaya çok özen göstermek gerekir.

Küçük Çocuklar için Boşanmada Anne ve Baba Arasındaki Bölüşüm Nasıl Olmalı?

Anne ya da babadan hangisinin birincil figür (homeparent) olacağı önceden belirlenmeli ve buna uygun şekilde çocuğun erken yıllar boyunca vaktinin anlamlı derece çoğunu birincil ebeveynle ve birincil ebeveynin evinde geçirmesi sağlanmalıdır. Bu durum, eğer 3 yaş altı bir çocuktan bahsediyorsak babanın haftada sadece bir gündüz ve ancak bakıcı/anneanne eşliğinde çocukla görüşebilmesi gibi anlamlara bile gelebilir. Zaman ilerlerken düzenleme elbette ki gelişimsel ihtiyaçlara ve ailenin özelliklerine göre yeniden değerlendirilmelidir

Görüldüğü gibi çocuğun küçük yaşta olduğu boşanmış ailelerde tüm bireylerin ihtiyaçlarını eşit şekilde karşılayan bir çözüm bulmak her zaman mümkün olmamaktadır. Ebeveynlerden en azından birinin, yetişkin olmanın gereği olan çocuk için bazı özverilerde bulunma rolünü kabul etmesi ve taleplerini düşürmesi gerekebilmektedir.

 

Sinem Olcay Kademoğlu
Uzman Psikolog (Aile ve Çocuk Gelişimi)

www.istanbulparentingclass.com