Uyku Eğitimi

Uyku Eğitimi Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

-Uyku Eğitimi nedir?

Uyku Eğitimi, bebek ve küçük çocukların iyi uyku becerileri kazanmaları, gece boyunca deliksiz 11 hatta bazı bebeklerde 12 saat uyumaları ve gündüz de yardımsız, düzenli uykular yapmalarını öğretme yaklaşımıdır. Uyku Eğitimi, bebek ve küçük çocukların doğal adaptasyon becerisini kullanarak onları doğru ve kalıcı koşullara şartlama sistemine dayanır. Uyku Eğitiminin, doğru şekilde uygulanırsa çocuk ve aileye olumsuz herhangi bir etkisinin olmayacağına emin olduğumuz tek uygulaması 70’li yıllarda Harvard’lı uzmanların laboratuvarlarını kurarak araştırıp ortaya koydukları ve bugün de gelişimsel takip çalışmaları halen yapılan “kontrollü ağlatma” metodudur.

-Ağlatmadan uyku eğitimi mümkün müdür? Kim West, Tracy Hogg, E.Pantley gibi yazarlar ve onların yaklaşımını benimseyen uygulamacılar var. İddia edildiği gibi daha yumuşak bir ağlatmayla ya da hiç ağlatmadan uyku eğitimi verilebilir mi?

“Ağlatmadan” ya da “daha az ağlatarak” uyku eğitimi gibi bir sistem davranış gelişimi prensipleri düşünüldüğünde mümkün değildir. Uyku eğitimi, bebeğin kalıcı bir şekilde gece boyunca deliksiz uyuyabilmesi demektir. Bunun için de sallama, pışpış, emzik, kucak vb. tüm dış kaynakların kesilip bebeğin kendi kaynaklarına yönlendirilmesi gerekir. Dış kaynaklardan kendi kaynaklarına geçmeye yönlendirilen bir bebek de doğal olarak birkaç gece boyunca adaptasyon ağlaması sergiler.

Kim West, Tracy Hogg, E.Pantley gibi kişilerin “daha az ağlatmalı” ya da “hiç ağlatmadan” uyku eğitimi iddiası taşıyan uygulamaları kucağı kesip emziği teşvik etmek ya da biraz kucak biraz yatak denemeleri yapmak gibi şeylerdir. Bu durumlarda bebeğiniz neye adapte olacağını bilemez ve toplamda “kontrollü ağlatma” metodundaki ağlamadan çok daha fazla ağlar. Ayrıca, bu ara yaklaşımlarla bebeğiniz kalıcı bir kendi kendine ve deliksiz uyuma becerisi kazanamaz. Emzikle ya da yarı kucak yarı yatakla uyumaya alıştırılan bebeklerin büyüdükçe uykuları yine bozulur, baştaki seviyeye geri dönerler.

Özetle, ağlatmadan uyku eğitimi yaklaşımı diye teşvik edilen yatır-kaldır, saldalye uzaklaştır vb. yaklaşımlar aslında söylenenin aksine yoğun bir ağlatma içerir. Diğer yandan, bu yaklaşımlardaki ağlatmalar çocuğun gelişimsel özelliklerinden ve davranış gelişimi prensiplerinden bağımsız yani bilinçsiz yapıldığı için çoğu zaman çocukta ağlamanın huy haline gelmesine de sebep olabilir. Bu bakımdan uyku eğitiminde “ara yollar” son derece sakıncalıdır.

-Sakıncalı olmasına rağmen Kim West, Tracy Hogg vb. yaklaşımlar neden popüler?

Her bebek güzel, özel, tatlı, kusursuz ve anne babasının hayatının anlamıdır. Bu kadar çok sevdiğimiz hatta aşık olduğumuz bebeğimizi uyku gibi faydalı bir amaç için bile olsa herhangi bir şeye zorlama, ağlatma fikri hepimize sert, yanlış ve mantıksız gelir. Ebeveynlerin bu doğal hassasiyetini keşfeden kişiler, özellikle çocuk psikolojisi ve davranış gelişimi bilgileri de olmadığı için (Tracy Hogg bir bebek hemşiresi, Kim West ise sadece bir uygulamacıdır) uyku eğitiminde ara yollar aramışlardır. Bu ara yollar uykuyu öğretme bakımından davranış gelişimi prensiplerine aykırıdır ve kalıcı sonuç getirmez ama sunum olarak “daha az ağlatmalı” olarak lanse edildiği için popülerdir.

-Uyku eğitimi için ağlatmak bebeğime zarar verir mi?

Ağlamasına uzun süreli cevap verilmeyen bebeklerin stres hormonu cortisol’un artması dolayısıyla gelişimsel açıdan dezavantajlı olduğu bilinmekte ve o nedenle, ebeveynlere bebeklerinin ağlamasına tutarlı şekilde cevap vermelerini ciddiyetle tavsiye edilmektedir. Ancak, ağlamanın bebek gelişimindeki olumsuz etkisi ve bunun doğru şekilde uygulanmış uyku eğitimi (kontrollü ağlatma metodu) ile ilişkisi hakkında yorum yaparken çok dikkat edilmesi gereken bir nokta var: “Gelişime zarar verecek kadar ağlatmanın tanımı nedir?”

Bebeklerde ağlama konusunda yapılan araştırmalar, doğal olarak “excessive crying” (aşırı ağlama) ve “child maltreatment” (çocuğa kötü muamele)’nin gelişime verdiği zararı göstermiştir. “Excessive crying” tanısı koymak için ise gün boyunca çocuğun ağlamasına izin veriyor olmak ve bunu haftalar hatta aylar boyunca yapıyor olmak gerekir. Oysaki uyku eğitimi doğru şekilde uygulanırsa yani davranış gelişimi prensipleri ve çocuğun gelişimsel özellikleri göz önünde bulundurularak yapılırsa bebekler/küçük çocuklar sadece birkaç gece ağlıyorlar. O nedenle, buna “excessive crying” demek mümkün değildir.

Bu bağlamda, konuyla ilgili yakın tarihli bir Harvard Üniversitesi araştırma sonucunu da paylaşmak faydalı olabilir. Bu araştırmaya göre, uyku eğitimi için yapılan 20-30 dk’lık ağlatmaların “iyi stress” tanımına girdiği ve gelişimsel bir zararı olmadığı gösterilmiştir. Ebeveynlerden biriyle sağlam ve sevecen bir ilişki içerisinde olan çocukların uyku eğitiminin geçici stresi bir yana, diğer ebeveynin alkolizmi ya da evlilik çatışması gibi daha ciddi anlamı olan “kalıcı stresi” bile zarar görmeden atlatabildiği ortaya konmuş. Bu bulgu, kaliteli uyku gibi anlamlı bir amaç için ağlatmaya bırakmanın kabul edilebilirliğini göstermekten öte aslında çocuklara sınır koyma ve disiplin zamanlarında yaşanabilecek olası stresin sağlıklı çocuk gelişiminin bir parçası olduğunu anlatmaktadır.

Psikolojik olarak sağlıklı/özgüvenli bir çocuk yetiştirmenin formülü onunla ilişkimizde sevgi-disiplin dengesi kurabilmekte yatar. Sınır çizmek, sadece bebeklik döneminde uyku düzeni oluştururken değil ebeveynliğin her aşamasında karşımıza çıkacak bir durumdur. Çocuğunuz yürümeye başlayıp prizleri keşfetmek gibi tehlikeli şeyler yaptığında da, biraz daha büyüyüp okula alıştırmanız gerektiğinde de onu belirli şeylere zorlamanız, sınırlarını sizin belirlemeniz gerekir. Bu bağlamda, “kontrollü ağlatma” metodu ile uyku düzeni oluşturmak, çocuklara davranışsal sınır çizmenin yani disiplinin ilk adımıdır. Bu disiplin, kültürümüzdeki çocuk yetiştirme modelinin ne güzel ki merkezinde yer alan ebeveyn sevecenliği ve yakınlığı ile birleşince çocuk gelişimi için oldukça olumlu etkiler yaratabilmektedir.

-Uyku eğitimi konusunda farklı görüşler var. Gazetede bir uzmanın “Uyku Eğitiminin Zararları” başlıklı yazısını okudum. Araştırma sonuçları da paylaşıldığı için kafam karışıyor. Ne dersiniz?

İPC olarak uyku eğitiminde bir taraf olmadan, sadece bilimsel olarak ortaya konmuş bulguları ve ailelerle olan tecrübelerimizden çıkardığımız sonuçları paylaşmayı önemsiyoruz. Yine de 2007 yılında ülkemizde ilk kez uyku eğitimi çalışmasını başlatan kurum olarak bahsettiğiniz içeriklere cevap verme sorumluluğunu biz de hissediyoruz.

Uyku eğitiminin etkilerini değerlendirirken kültürel bağlamın hesaba katılmaması ciddi bir sorun olmaktadır. Lütfen bu detaylı konudaki yorumumuz için şu linke bakın.

Uyku eğitimini Kültürel Bakış Açısı Olmadan Yorumlamak Neden Yanıltıcıdır?

Ayrıca, sadece uyku eğitimi konusunda değil çocuk yetiştirmeyle ilgili tüm başlıklarda okuduğumuz kaynakların bize özgü hazırlanıp hazırlanmadığının farkında olmamız gerekir. Ağırlıklı olarak yabancı kaynaklar takip edildiğinde çocuk yetiştirmeyle ilgili kafa karışıklığının arttığını gözlemliyoruz. Örneğin, batılıların bireyci ebeveynlik modeli göz önünde bulundurularak yazılmış o yüzden de bebeklikte ten temasının önemini vurgulayan yabancı bir bebek bakımı kitabı, bizler için doğal olarak yanıltıcıdır. Çünkü bizim kolektivist kültürel altyapımızda bebekle ten teması zaten fazlasıyla bulunmaktadır. Bu farkları gösteren sayısız örnek vardır. Yine de ten teması konusu çocuk yetiştirme süreçlerindeki kültürel farkları net şekilde gösterdiği için önemlidir. Bu noktalardan yola çıkarak okuduklarınızı, duyduklarınız kültürel bağlamda da değerlendirmeye çalışabilirsiniz.

-Uyku eğitimi uygulamak için kimden destek almalıyım? Kendim yapabilir miyim?

Her aile kendisinin ve çocuğunun ihtiyacına göre uyku eğitimi verip vermeme kararını kendi alıyor olmalı ancak eğitim verme kararı aldıysanız bunun mutlaka çocuğunuzun gelişimsel özellikleri değerlendirilerek ve doğru yöntemle yani “kontrollü ağlatma” ile uygulanması gerekir.

Uyku ile ilgili yorumunu alabileceğiniz kişiler doktorunuz, sizi tanıyan kendisi de uyku eğitimi uygulamış arkadaşlarınız ve tabii ki varsa çocuğunuzun gelişimini takip eden gelişimci psikolog/pedagog olabilir. Ancak yorum almaktan öteye geçip uygulama kararı verdiğinizde mutlaka davranış gelişimi bilgisi olan uzmanla yani psikolog/pedagogla ilerlemeniz gerekir.
Uyku eğitimi bir davranış gelişimi konusudur.

Tıp fakültelerinde uyku sadece nörolojik özellikleri bakımından işlendiği için çocuk doktorunuzun bir eğitim yaklaşımı olarak uykuya bakış açısı yeterli gelmeyebilir. Arkadaşlarınızın tavsiyeleri de elbette ki her çocuğun gelişimi, özellikleri, uygulama sırasındaki dinamikler birbirinden farklı olduğu için sorununuzu çözmez. Uyku eğitimi verecekseniz mutlaka sizinle yüz yüze görüşüp çocuğunuzun gelişimsel özelliklerini değerlendiren ve sizin beklentilerinizi anlayıp yorumlayan bir gelişimci psikolog/pedagog’la ilerlemelisiniz.

Tüm bunların dışında uyku nörolojisi, davranış gelişimi ve çocuk psikolojisi konusunda yetkisi olmadığı halde; örneğin eğitimi işletme, mühendislik vb. bölümler olan kişiler sahte uyku danışmanlığı yapabilmektedir. Bu kişilerin genelde söylemleri “ağlatmadan” ya da “daha az ağlatmalı” uyku eğitimi şeklinde olduğu için popüler olabilmekteler. Uyku eğitiminde çocuğunuzun gelişimi hesaba katılmadan yapılan yanlış uygulamalar çocuğunuza ve size zarar verebilir. Bu konuda çok dikkatli olmalı, sahte uzmanlardan kaçınmalıyız.

-Uyku eğitimi her çocukta işe yarar mı?

Uyku eğitimi yani “Kontrollü Ağlatma” metodu insan doğasında yer alan adaptasyon sistemine dayalı olduğu için başarı oranı oldukça yüksektir. Sadece bazı çocuklar için yeni duruma uyumlanmak sadece 1-2 gece sürerken bazılarında 1 hafta 10 günü bulabilmektedir. Yine de uyku eğitimi hiçbir çocukta 2 haftadan fazla sürmez.
Eğitimin başarılı olması için kritik unsur, “kontrollü ağlatma” uygulamasının çocuğun gelişimsel özelliklerine, yaşına ve becerilerine bağlı olarak doğru planlanmış olmasıdır. Eğer doğru koşulları sağladıysanız ve uyguladıysanız uyku eğitimi %99 başarılı olacak ve çocuğunuz deliksiz uyuyacaktır.

-Eşim/bakıcım/ailem eğitimi desteklemiyor ne yapmalıyım?

Uyku eğitimi uygulamasında çocuğun gelişimi ve bakımında söz sahibi olan herkesin onayı gerekir. Bakımveren kişiler arasındaki olası bir tutarsızlık örneğin, anne gece uyku eğitimi vermeye çalışırken, bakıcının gündüz sallayarak uyutmaya devam etmesi gibi durumlar çocukta ağlamanın dirençli hale gelmesine ve tüm ailenin çok daha fazla yıpranmasına sebep olur. O bakımdan uyku eğitimine geçmeden önce ailenizdeki diğer kişilerin de fikrini almalısınız. Biz İPC’de uyku eğitimi görüşmelerine tüm aileyi birlikte davet ediyoruz. Herkesin sorularına cevap alması ve gerçekten emin olunduktan sonra sürece başlanması, eğitimin sorunsuz ilerlemesi ve başarısı için oldukça önemlidir. Eğer çocuğunuzun bakımında rol oynayan diğer kişiler, uyku eğitimi fikrine katılmıyorsa sizin de en azından şartlar değişine kadar bir süreliğine beklemeniz daha doğru olacaktır.

Uyku eğitimiyle ilgili varsa diğer sorularınız ve randevu almak için 212 351 90 01’den bizi arayabilirsiniz.*

* İstanbul dışında yaşayan ailelere uyku eğitimi için skype ya da telefon üzerinden randevu verebiliyoruz.