Çocuğunuz Endişeli mi?
Endişe ve korkular çocuk olmanın doğal bir parçasıdır ama araştırmalar, çocuk ve gençlerin %10’unda patolojik düzeyde yoğun anksiyete olduğunu göstermektedir. Rahatsız edici şekilde sürekli korku hissi yaşamak ya da bir felaketin olmasından endişelenmek normal değildir ve anksiyete bozukluğu olarak değerlendirilebilir. Çocukların temelde 3 tip endişe yaşadığı bilinmektedir. Ayrılık Anksiyetesi, Sosyal Anksiyete ve Genelleşmiş Anksiyete.
Ayrılık Anksiyetesi, çocuğun birincil bağlanma figürü olan kişilerden ayrılmaktan korkmasıdır. Bu kişi çoğu zaman annedir, bazen de anne ve babanın her ikisi olabilir. Ayrılık anksiyetesi olan çocuklar, ebeveynden ayrılma durumu daha gerçekleşmemişken bile, ayrılık fikri karşısında çok gergin hisseder ve üzülürler, ayrılık süresi boyunca başlarına kötü bir şey geleceğine inanırlar. Bu çocuklardan “Sen ama bu akşam yemeğe gidersen ben çok üzülürüm, yalnız kalırım, beni bırakma.”, “Sen gidince ya seni bir daha göremezsem, evimize hırsız girerse, beni kaçırabilirler.” vb. ifadeler duyabilirsiniz. Bu yoğun endişeler sebebiyle çocuklar, ebeveynden okul, iş, sosyal hayat vb. sebeplerle gerekli olan ayrılıkları sürekli ertelemeye çalışır ya da hepten kaçınabilirler.
Çocuklarda görülebilen diğer bir kaygı bozukluğu Sosyal Anksiyetedir. Bu çocuklar aşırı utangaç olurlar ve başkalarının kendisi hakkında ne düşündüğü konusunda fazla endişelidirler. “Arkadaşlarım bana gülecek.” “Benim aptal olduğumu düşünüyorlar.” “Ben çirkinim.” “Hiç iyi yapamıyorum.” gibi sözleri sosyal anksiyetesi olan çocuklardan sıkça duyabilirsiniz. Bu düşünceler dolayısıyla birçok sosyal etkileşim ve durumdan uzak dururlar. Bu çocuklar için sınıfın önünde çıkıp konuşmak, okul gösterisine katılmak gibi durumlar çok endişe vericidir. Çoğu zaman günlük arkadaş buluşmalarına bile katılmak istemezler, otorite konumundaki kişilerle ya da başka büyüklerle konuşamazlar. Büyüdükçe arkadaş edinme zorluğu çektikleri net şekilde görülür.
Genelleşmiş Anksiyete ise farklı başlıklarda birçok konu için endişe duyan çocuklar için kullanılır. Bu çocuklar adeta bir yetişkin gibi ailenin mali durumu, ebeveynlerinin işi, dünyada yeterli su olup olmadığı gibi konularda bile kaygı hissederler. Bu kaygılar nedeniyle mizaç olarak da mükemmeliyetçi oldukları gözlemlenir, kendilerine karşı katıdırlar, yoğun performans kaygısı taşırlar. Bir şeyi eksik ya da yanlış yapmaktan çekinirler. O sebeple tam emin olmadan harekete geçmezler. Bu durum çoğu zaman yeni şeyleri denememek anlamına gelir ve o yüzden de farklı aktivitelere, tecrübelere hiç katılmayabilirler.
Endişeler çocuk olmanın doğal bir parçasıdır demiştik. Peki, öyleyse endişeler patolojik boyuta yani hastalık kategorisine hangi durumlarda giriyor? Yaşanan endişelerin, kaygı bozukluğu (anksiyete) olup olmadığına karar vermek için ne sıklıkta, hangi durumlarda ve ne yoğunluk ortaya çıktığına bakılır. En önemli kriter endişelerin günlük akışı ne derece etkilediği, böldüğüdür. Eğer çocuğunuz sadece sosyal olarak çekingen ya da biraz kaygılı ise ve bu durum hayatını etkilemiyorsa her şey yolunda demektir ama utangaçlığı yüzünden günlük aktiviteleri öteliyor, kaçınıyorsa bir problem olabilir.
ÇOCUKLARDA ANKSİYETENİN SEBEBİ NEDİR?
Araştırmalar anksiyetenin %40-50 oranında kalıtımsal olduğunu göstermiş. Yani endişeli bir anne babanın çocuğu da endişeli biri olmaya yatkın. Mizaç özellikleri de ileride kaygı bozukluğu yaşayıp yaşamama konusunda oldukça belirleyici oluyor. Erken yaşlardan itibaren çok çekingen, çok temkinli mizaca sahip çocukların ileride anksiyete problemi yaşama ihtimali yüksektir. Ayrıca, ebeveynlerin çocuklarıyla kurdukları ilişkinin de anksiyeteyi etkileyebileceği bilinmektedir. Genelde endişeli çocukların ebeveynleri çocuklarına karşı daha korumacı olmakta ve çocuğun korktuğu, çekindiği unsurlardan kaçınması konusunda destekleyebilmektedir. Bu şekilde çocuğun kendi kendini savunma, koruma mekanizmaları geliştirmesi engellenmiş olur. Ebeveynlerin bu tavrının çıkış noktası genellikle çocuğun kendiliğinden endişeli bir yapıya sahip olmasıdır. Ama ebeveyn tarafından bu korumacı etkileşim tarzı devam ettirildikçe de çocuktaki endişeler beslenmiş olur ve uzun vadede anksiyeteye dönüşür.
EBEVEYNLER ANKSİYETENİN ÇÖZÜMÜ İÇİN NE YAPABİLİR?
Bazı çocukların endişeleri büyüdükçe geçer. Bazıları için ise ebeveyn yardımı önemlidir. Bu çocuklara korkularını yenmelerini sağlayan pratik stratejiler öğretmek faydalı olabilir. Örneğin, ebeveynler endişeli çocuklarına hayata karşı daha gerçekçi bir bakış açısı geliştirmek için yardım edebilirler. Endişeli bir çocuğun hep olumsuz sonuçlar çıkarmaktan vazgeçmesi ve kötü duygulara kapılmaması için ebeveynden düzenli duygusal rehberlik alması gerekir. Çocukları nazik ama tutarlı şekilde korktukları şeyleri yapmaya yönlendirmek de endişeleri aşmalarını sağlar. Yine de ebeveyn olarak çocuğunuzda endişelerin günlük yaşamı böldüğünü düşünüyorsanız profesyonel destek almak en doğrusudur.
Sinem Olcay Kademoglu
Uzman Psikolog (Aile ve Çocuk Gelişimi)