Çocukların Arkadaşlık Kurma Becerisini Desteklemek İçin Neler Yapılabilir?
Başkalarıyla ilişki kurabilme, bireyin güven ve yakınlık temeline dayanarak diğer kişilerle duygusal bağ oluşturabilmesi demektir ve bu kapasite doğumla başlar. İlişkiler sayesinde, çocuk kendisinin kim olduğunu ve başkalarını anlamayı öğrenir. Küçük bir çocuk başkalarının kendisini anladığını, yardım ettiğini, kendisinden keyif aldığını tecrübe ettikçe içinde yaşadığı dünyaya açık ve hevesli hale gelir ve en nihayetinde duyarlı, olumlu, özenli bir yetişkine dönüşür.
Bebeklerde başkalarıyla ilişki ve bağ kurma motivasyonu doğumdan itibaren mevcuttur. Sağlıklı ilişkiler ve bağ kurabilmek için gerekli sosyal beceriler ise yaşam boyu gelişmeye devam eder. Bu ayki yazımızda bebek ve küçük çocukların ilişki kurma becerilerini geliştirmek için dikkat edebileceğiniz birkaç önemli noktadan bahsedeceğiz:
Çocuğunuzla her gün kesintisiz serbest oyun vakitleri geçirin: Oyun boyunca ne oynanacağına çocuğunuz karar versin. Oyun sırasında başka işler yapmaya çalışmayın-çocuğunuzla birebir olmanın tadını çıkarın. Tüm dikkatinizi ona verdiğinizde çocuğunuz kendini özel hissedecek ve sevildiğini anlayacaktır. Günlük işlerinize döndüğünüzde bile onunla bağlantıda kalmayı sürdürebilirsiniz. Örneğin, onunla konuşmak, yaptıklarınızı anlatmak, yaptığınız işte yardımcınız olmasını istemek bağlantınızı sürdürmenizi sağlar.
Çocuğunuza onun yaptığı şeylerle ilgilendiğinizi gösterin: Çocuğunuz ne yapıyor olursa olsun içtenlikle ilgilenin. Çocuklar sizin ilginizi ararlar ve aradıkları ilgiyi bulduklarında çok mutlu olurlar. İlginizi göstermenin en iyi yolu yorum yapmak ya da sadece yapmakta olduğu şeyi betimlemektir: ‘Resim yapmak için bir sürü renk kullanıyorsun, çok güzel renkler seçmişsin.’ Diğer yandan çocuğunuzun izin verdiği oranda aktivitesine katılmaya çalışabilirsiniz. Küpleri doldurma boşaltma oyunu oynuyorsa, bu oyunu sizinle sırayla yapmayı isteyip istemediğine ya da birlikte küplerle yeni bir şeyler inşa edip edemeyeceğinizi gözlemlemeye çalışın, uygunsa oyuna katılın. Bu, çocuğunuza bir başkasıyla alma-verme dengesi içinde oyunlar oynamanın değerini ve keyfini gösterir. Tüm başarılı ilişkilerin temelinde de bu denge yatar.
Çocuğunuzu yaşına uyumlu şekilde duygularını ifade etmesi için cesaretlendirin: Olumlu ve sağlıklı ilişkiler kurabilmek, kendi duygularımızı doğru şekilde gösterebilme ve aynı zamanda karşı tarafın duygularını da anlayabilme becerisine dayalıdır. Çocuğunuza öfkesini kabul edilebilir şekilde göstermenin yollarını öğretin. Örneğin, çok sinirlenirse öfkesi azalana kadar bir kağıt alıp karalayabileceğini söyleyebilirsiniz. Bununla birlikte kendi duygularınızı da isimlendirin ve anlatın. ‘Çok mutluyum çünkü burayı temizlememe yardım ettin.’ ya da ‘Üzüldüm, annneannen erkenden eve dönmek zorunda kaldı.” diyebilirsiniz. Çocuğunuzun, kendisi gibi sizin de zorlayıcı duygular yaşadığınızı ama bunlarla başa çıkabilmek için yöntemleriniz olduğunu bilmesi önemlidir.
Çocuğunuzun duygularına saygı duyun: Çocuğunuzun duygularını küçümsemek, alay etmek ya da başka şekillerde onaylamadığınızı göstermek kendini kabul edilmiyor hissetmesine sebep olur. Bu durumda çocuğunuz size ve diğer insanlara karşı daha kapalı olacak, paylaşımı azalacaktır. Aksine, çocuğunuzun duygularına saygı duyup kabul etmeniz, çocuğunuza kendi içgüdülerine güvenmeyi öğretir. Aynı zamanda güçlü ve zorlayıcı duygularla başa çıkmasına ve onları atlatabilmesine yardımcı olur. Siz çocuğunuzun duygularına saygı duydukça o da empati kurabilmeyi ve başkalarının duygularına saygılı olmayı öğrenecektir.
Duyguları keşfetmeye yönelik oyunlar oynayın: Küçük çocukların oyuncak paylaşamama ya da kardeş kıskançlığı gibi tipik hayal kırıklıklarını ya da korkularını kurgulayan kukla oyunları oynayabilirsiniz. Duyguları anlatan yüz ifadeleri çizebilir ya da duygulardan bahseden kitaplar okuyabilirsiniz. Ayrıca oyun sırasında çocuğunuzun hangi duyguları yansıttığını anlamaya çalışabilirsiniz. Oyun sırasındaki tepki ve davranışlar çocuğunuzun iç dünyasına açılan bir kapı olabilir. Örneğin, çocuğunuz oyunda anne kılığına giriyor ve oyuncak bebeği anaokuluna bırakmayla ilgili kurgular oluşturuyorsa, ayrılıkla ilgili bir endişesi ya da sorgulaması olabilir. Çocuğunuza oyun sırasında bu konular hakkında ne hissettiğini fark etmeye, çözümler bulmaya yönlendirebilirsiniz. Örneğin ‘Bu bebek annesini çok özlüyor olabilir ama annesi her zaman geri döner ve onu okuldan alır hiç merak etmesine gerek yok’ diyebilirsiniz.
Çocuğunuzun akranlarıyla ilişki kurabilmesi için fırsatlar yaratın: Çocukların paylaşmayı, sıra beklemeyi, çatışma çözmeyi, arkadaşlıktan keyif almayı öğrenmek için bol bol egzersize ihtiyacı vardır. Akranlarıyla oynama çocuğunuza bunların hepsini verir. Aynı zamanda sizin de diğer ebeveynlerle bir araya gelmenizi sağlar. Küçük yaşlarda ebeveynlerin oyun saatinde çocuklarla birlikte olması gerekir çünkü çocukların arkadaşlık becerilerini geliştirmek için yardıma ihtiyacı vardır. Küçük yaş grupları için oyun vaktini 45 dk-1 saat arası tutmak idealdir. Büyük yaş grupları için oyun vaktini daha az ebeveyn desteğiyle daha çok akranlarla birlikte geçirmeyi teşvik etmek daha doğru olur.
TV ve diğer ekran vakitlerini sınırlandırın: Televizyon, çocukları birlikte oynamaktan dolayısıyla ilişki kurmak, sorun çözmek ve çevrelerindeki dünyayı aktif şekilde keşfetmekten alıkoyar. Çocuğunuzun tv izlediği ya da tablete baktığı zamanlarda en azından onunla izledikleri hakkında konuşmaya çalışın. Örneğin, filmin neyi anlattığını, hangi karakteri sevdiğini, nasıl hissettirdiğini konuşabilirsiniz. Ayrıca çocuğunuzun anladığı şekliyle kuklalar kullanarak hikayeyi canlandırabilir ya da birlikte kendi hikayenizi uydurabilirsiniz.
Sinem Olcay Kademoğlu
Uzm. Psk (Aile ve Çocuk Gelişimi)